arkadasimol

Arkadaslik Üzerine


Gerçek dostluk hikayesi
Admin tarih 05.02.2009, 18:36 (UTC)
 Ahmet ve Nihat adinda iki arkadas varmis.

Ayni okulda okuyorlarmis. Ahmet Istanbulda yasayan, evi, arabasi yeterince parasi olan biriymis. Nihat memleketten Istanbul'a gelmis zor sartlar altinda yasayarak okuyormus. Bunlar zamanla daha da iyi arkadas olmuslar.

Ahmet Nihat'in durumuna üzülüyor, yardim yollari ariyormus. Nihati evine almis. Yedirmis içirmis. Cebine para koymus. Üstünü giydirmis. Kendine aldigi yeni kiyafetlerini bile ona vermis. Artik beraber gül gibi yasayip gidiyorlarmis. Bir gün Ahmet camdan disari bakiyormus. Karsidan gelen uzun süredir hayran oldugu ve yakinda acilmak istedigi kizi görmüs. Ve sonra arkadan Nihat'in onu takip ettigini. Nihat eve gelmis ve Ahmet'e o kizdan cok hoslandigini aralarini yapip yapamayacagini sormus. Ahmet kendisinin de ondan hoslandigini söyleyememis. Arkadasinin üzülmesini istememis cünkü. Aralarini yapmis. Derken zamanla okul bitmis. Nihat bir süre sonra Kayseriye vali olmus. Evi arabasi, yati, kati, bir sürü parasi olmus. O kizla da evlenmis. Ama Ahmet tam tersi. Evini arabasini kaybetmis. Bütün parasi bitmis. Yatmaya yeri yemeye yemegi kalmamis. Ac sefil gezerken komsulari,

- Senin bir arkadasin vardi Nihat diye. O Kayseriye vali olmus, neden ondan yardim istemiyorsun, belki sana bir is verir demisler.

Ahmet reddetmis hemen.

- Bunu kabullenemem demis.

Komsular ne kadar israr ettiyse de bir türlü kabul ettirememisler. Ahmet icin daha zor günler baslamis. Bakmis olacak gibi degil komsularini dinleyip tutmus Kayserinin yolunu. Valilige gelmis.

Ordaki odacilardan birine Nihat beyi görmek istiyorum demis. Odaci Nihat beyin yanina girmis cikmis ve

-Sizi gormek istemiyor demis.

- Nasil olur demis Ahmet. Ona Istanbuldan cok yakin arkadasin Ahmet geldi deyin.

Odaci tekrar gitmis ve,

-Nihat bey sizi tanimadigini eger daha fazla israr ederseniz kovduracagini soyledi demis.

Ahmet duyduklarina inanamamis. Nasil olur da, yemeyip yedirdigi, giymeyip giydirdigi, sevdigi kizi bile verdigi can ciger arkadasi Nihat onu tanimaz. Yikilmis bir sekilde valilikten cikip dogru Nihatin evine eskiden hoslandigi kizin yanina gitmis. Belki yardim eder diye. Kapiyi calmis. Birinin gelip dürbünden kendine baktigini hissetmis. Ama kapiyi acmamis kadin. Bir kez daha yikilmis. Disari cikip kendini toplamaya calisirken yanina yasli bir amca yaklasmis. Ahmetin durumundan cok etkinlenmis adam. Olayi anlatmasini istemis. Ahmet'te oldugu gibi anlatmis. Adam cok uzulmus. Demis ki..

-Bak evladim. Seni cok sevdim. Dürüst bir insana benziyorsun. Bak benim surada bir sarraf dukkanim var. Gel istersen benimle calis. Hem para kazanirsin hem de yatmaya yerin olur.

Ahmet hemen kabul etmis ve calismaya baslamis. Gel zaman git zaman dükkana baska bir yasli amca gelip gitmeye baslamis. Cok iyi arkadas olmus Ahmet'le. Birgün bu yasli amca elinde bir kutuyla gelmis dükkana.

- Bak ben bir yere gidiyorum. Eger 3 ay icerisinde dönmezsem bu kutu senindir, istedigin gibi kullan. demis.

Ahmet kutuyu almis, odasinda bir yere koymus. 3 ay gecmis, 4 ay gecmis, 6 ay gecmis amca hala gelmemis. Sonunda Ahmet kutuyu acmaya karar vermis. Bakmis icinde, elmaslar, mücevherler, altinlar, bir sürü de para varmis. Ne yapacagini sasirmis. Hemen patronuna gidip durumu anlatmis. Patronu da artik o kutunun kendisinin oldugunu istedigi gibi kullanabilecegini soylemis. Bir de öneride bulunmus.

-Bak sen bu isi iyice ogrendin. Gel sana bir kuyumcu dükkani acalim. Gül gibi gecinip gidersin. Hemen dükkani acmislar. Ahmet almis basini yürümüs. Ev,araba, yat, kat. Zengin olmus kisacasi. Bir gün dukkana bir anne kiz gelmis. Kizdan hoslanmis Ahmet. Zamanla görüsmeye baslamislar, derken nisanlanmislar. Dügün vakti gelmis. Davetiyeler hazirlanirken kiz valiyi de cagiralim demis. Ahmet kabul etmemis. Nasil olur demis kiz. Biz bu sehrin ileri gelenlerindeniz, valiyi cagirmasak olur mu? Ahmet yine kabul etmemis. Kiz israrla neden boyle davrandigini sordugunda anlatmis Ahmet. Sorunun bu sekilde cözülmeyecegini soylemis kiz. Biz cagiralim, o yaptigindan utansin demis. Ve ona da bir davetiye yazmislar.

Dügün günü gelmis catmis. Davetliler tek tek gelirken heyecan icindeymis Ahmet. Nihat'in gelip gelmeyecegini düsünüyormus. Derken esiyle kapida görünmüs Nihat. Ahmet, ilk baslarda gözgöze gelmemeye calismis. Nihat ne yana gitse öbür tarafa kaciyormus Ahmet. Hic gözgöze gelmemeye calisiyormus. Dayanamamis birden. Piste cikmis, almis mikrofonu eline. Baslamis anlatmaya.

- Zamaninda ben durumum iyiyken sevgili valimiz Nihat beyle ayni okulda okuyorduk. O zamanlar Nihat beyin durumu bu kadar iyi degildi. Nihat'i evime aldim. Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim. Sevdigim kizi bile ona verdim. Bir gün benim durumum kötülesti. Elimde avucumda ne varsa kaybettim. O kadar zor durumdaydim ki Nihat'a yardim istemeye gittim. Ama o beni tanimadigini soyledi, kovdurdu. Ordan cikip esinin yanina gittim. Ama o kapida benim oldugumu bildigi halde kapiyi acmadi. Sok olmustum. Disariya cikip kendime gelmeye calistigim anda bir amcayla karsilastim. Sagolsun bana bir is, yatacak bir yer verdi. Orada calisirken cevrem genisledi. Baska bir amcayla tanistim. Gel zaman git zaman o amca elinde bir kutuyla geldi yanima. Bir yere gidecegini 3 ay icerisinde dönmezse kutunun benim olacagini soyledi. Gelmedi. Kutuyu actim. Icinde beni bugünlere getiren yüklü esyalarla ve paralarla karsilastim. Sonra kendime bir kuyumcu dükkani actim. Orada sevgili nisanlimla tanistim. Ve evleniyorum. Anlattiklarim yalansa yalan desin Nihat bey.demis ve birakmis mikrofonu.

Herkes saskinlik icinde Nihat beye dönmüs. Aciyarak bakmislar bir Ahmet'e, bir Nihat'a. Nihat bir cevap vermek zorunda kalmis. Almis mikrofonu. Baslamis anlatmaya.

- Evet Ahmet'in söylediklerinin hepsi dogrudur. Yalan diyemem. Zamaninda bana cok yardim etti, hakkini ödeyemem. Sagolsun benim mutlu bir evlilik yapmama öncülük etti. Ama esimi zamaninda sevdigini bilmiyordum. Durumunun kötüye gittigini, bir gün bana gelecegini biliyordum. Hep o günü bekledim. Ve sonunda geldi. Onu kapidan kovdurdum dogrudur. Ama niye kovdurdum. Eger ben o zaman ona yardim etseydim gururuna yediremeyecekti. Belki de bir süre sonra intihar edecekti. Iyi bir arkadasimi kaybetmek istemem. Burdan çiktiktan sonra direk esime gidecegini biliyordum. Hemen esime telefon actim. Ona Ahmet'in gelecegini, kapiyi acmamasini söyledim. Acmadi. Derken bizim evin karsisinda bir sarraf dükkani isleten arkadasim var. Ona hemen telefon actim. Bizim evden cikan bir adam görürse onu ise almasini yardimci olmasini istedim. Ise aldi, yatacak yer verdi. Bir gün babami gönderdim ona. Canyoldasligi etsin diye. Iyi arkadas oldular. Sonra babama bir kutu verdim Ahmet'e versin diye. O kutu babamin degildi. Benim de degildi. O zaten Ahmet'indi. Ona borcumu hicbir zaman ödeyemem. Ahmet kutuyu aldi. Iyi kullandi ve bugünlere geldi. Bir gün annemle kizkardesimi gönderdim. Durumu nedir bir kontrol edin diye. Orada kizkardesimle birbirlerini görüp asik olmuslar, evleniyorlar.

Birakmis mikrofonu. Ahmet'le beraber herkes saskinlik icinde kalmis.

Bir an gözgöze gelmisler. Derken birbirlerine sarilip özür dilemisler. Güzel bir dügün olmus, beraberce mutlu yasamislar...



Kacabilirsiniz ancak saklanamazsiniz!
 

Dostlarına Sırt Çevirenler
Admin tarih 05.02.2009, 18:36 (UTC)
 Paulo Coelho'nun, Seytan ve Genc Kadin adli romanindan hos bir bölüm;

..."Yollari oldukca uzunmus, yokus yukari gidiyorlarmis, gunes yakiciymis, ter icinde kalmislar, susamislar.

Bir donemecin ardinda harika bir mermer kapi gormusler; kapi, ortasinda bir cesme bulunan altin doseli bir meydana aciliyormus, cesmeden berrak bir su akiyormus.

Yolcu kapidaki bekciye donmus.

'Iyi gunler.'

'Iyi gunler,' diye yanit vermis bekci.

'Burasi harika bir yer, adi ne?'

'Burasi cennet.'

'Ne iyi, cennete gelmisiz, cunku cok susadik.'

'Iceri girip dilediginiz kadar su icebilirsiniz', demis bekci ve eliyle cesmeyi gostermis.

'Atimla kopegim de susadilar.'

'Kusura bakmayin,' demis bekci.

'Buraya hayvanlar giremez.'

Yolcu cok uzulmus, cok susamismis, ama suyu tek basina icmek istemiyormus. Bekciye tesekkur edip yoluna devam etmis. Epeyce bir sure yamac yukari gittikten sonra eski gorunumlu kucuk bir kapiya varmislar, kapi iki yani agaclikli toprak bir yola aciliyormus. Agaclardan birinin altinda, sapkasini alnina indirmis, uyur gibi yatan bir adam varmis.

'Iyi gunler,' demis yolcu

Adam basini sallamis.

'Atim, kopegim ve ben cok susadik.'

'Surada taslarin arasinda bir pinar var,' diyen adam eliyle orayi isaret etmis.'Istediginiz kadar su icebilirsiniz.'

Yolcu, ati ve kopegi pinara gidip susuzluklarini gidermisler.

Yolcu bekciye tesekkur etmis.

'Istediginiz zaman yine gelebilirsiniz,' demis bekci.

'Buranin adi ne?'

'Cennet.'

'Cennet mi? Ama mermer kapidaki bekci bana orasinin cennet oldugunu soyledi.'

'Orasi cennet degil cehennemdi.'

Yolcunun akli karismis 'Sizin adinizi kullanmalarina niye izin veriyorsunuz? Yanlis bilgi vermeleri buyuk karisikliga neden olur!'

'Hic de degil. Aslinda onlar bize buyuk bir iyilikte bulunuyorlar. En iyi dostlarina sırt cevirenlerin hepsi orada kalıyor cunku.
 

Arkadaşlık
Admin tarih 05.02.2009, 18:32 (UTC)
 Savaşın en kanlı günlerinden biri.. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu ve:

" Teğmenim. Fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?.."

Delirdin mi? der gibi baktı teğmen...

" Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş...Büyük olasılıkla ölmüştür bile.. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın.."

Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi..

" Git o zaman.." İnanılması güç bir mucize.. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü.. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen,kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü:

" Sana değmez! Hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim.

Bu zaten ölmüş.."

" Değdi teğmenim. " dedi asker..

" Nasıl değdi? dedi teğmen.. Bu adam ölmüş görmüyor musun?."

" Gene de değdi komutanım.. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı.. Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.."

Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı

" Jim!.. Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı.

" Geleceğini biliyordum..."
 

Dost
admin tarih 05.02.2009, 18:28 (UTC)
 Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma...

Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.

Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.

Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna,
çalar kapıyı.

O dost, bakar ki bir çuval,
hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.

Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...

Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der.
Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.

O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak.
Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca,
Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,
Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,
işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!

Der ki tokadı yiyen DOST;
'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada'!
 

<-Geri

 1 

Devam->

Bugün 8 ziyaretçi (8 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol